8 Ağustos 2016 Pazartesi

''SUICIDE ROOM'' (Intihar Odası) Film Yorumu



Orijinal Adı: Sala Samobójców

Tür: Dram

Başroller: Jakub Gierszal, Roma Gasiorowska

IMDB Puanı: 6.9/10







4 Mart 2011'de yayımlanan, yönetmenliğini Jan Komasa'ın yaptığı Polonya yapımı bir filmdir. Müzikleri Michal Jacaszek tarafından bestelenmiştir.



KONUSU:


Başrolümüz zengin bir aile çocuğu olan 18 yaşındaki son sınıf öğrencisi Dominik Santorski. Ailesiyle pek fazla zaman geçirmeyen normal bir çocuk olan Dominik'in hayatı heyecanla gittiği mezuniyet balosundan sonra berbat bir hale dönüşür.



Arkadaşları ile eğlenirken gençler ortaya bir iddia atar ve Dominik ile Aleksander'ın öpüşmelerini ister. Dominik ve Alex bunu yaptıkları sırada ise onları videoya alırlar.


Sosyal medyada bu videoyu paylaştıktan sonra herkes onları konuşmaya, dalga geçmeye başlar. Başlarda eğlenceli olan bu paylaşımlar Dominik'i rahatsız etmez.


Ancak Alex'in, Dominik'in kendisinden hoşlandığını, onun eşcinsel olduğunu düşünmeye başlaması ile işler değişir. Alex, Dominik hakkında aşağılayıcı, iğrenç paylaşımlar yapmaya başlar.

Bütün okulun onun eşcinsel olduğunu düşünmeye başlamasıyla Dominik artık okula bile gitmek istemez hale gelir. Hatta ve hatta Dominik kendisini gerçekten de gay zannetmeye başlar.

Bu sıralarda Dominik internette şöyle bir paylaşım görür. 
''Yaralandım, sessizce ağlıyorum...''
Cevap olarak; ''Yaşıyorum, sessizce kan ağlıyorum...'' yazar.

Bu konuşmalardan sonra Dominik ile bu paylaşımı yapan Sylvia adındaki genç kızımız görüşmek ister. Bu yüzden İntihar Odası adlı bir oyunda bir araya gelirler. Bir süre sonra görüntülü konuşmaya başlarlar.



Dominik hemen hemen her gün Sylvia ile internette zaman geçirmeye başlar. Sylvia ona destek olur, güven verir. Onun kimseye ihtiyacı olmadığını anlatır.






Dominik Sylvia'ya onunla gerçekten görüşmek istediğini söyler. Ama Sylvia'nın yaklaşık 3 yıldır odasından dışarı çıkmadığını, onunla görüşemeyeceğini öğrendiğinde artık o da tüm gün odasında kalıp Sylvia ile konuşmaya karar verir.






Çocukları ile oldukça ilgili (!) olan  Dominik'in anne ve babası polisten oğularının 10 gündür odasından çıkmadığını ve kendisini öldürmeye çalıştığı haberini alırlar.





Oğullarının sınavlara girebilmesi için eve psikologlar çağırırlar. Ama Dominik kimse ile konuşmaz. Yalnızca Sylvia ile...



Dominik yaşamayı mı tercih edecek yoksa Sylvia ve İntihar Odası'ndaki diğer herkes gibi ölümü mü?



Filmin konusu hemen hemen bu şekilde. Çoğu kişi filmin sonunun yetersiz olduğunu düşünse de bana göre oldukça etkileyici bir sondu.











+18 sahnelerden rahatsız olmuyorsanız ve sizi üzecek, psikolojinizi bozacak bir film arıyorsanız kesinlikle İntihar Odası'nı öneririm.







BAZI REPLİKLER



S: Yaralandım, sessizce ağlıyorum...
D: Yaşıyorum, sessizce kan ağlıyorum...


''Bu dünya ölüyor. Bu dünya bizi hak etmiyor. Bizim gitmek zorunda olmamızın sebebi bu.'' -Sylvia


''Elinden geldiği kadar başkaları için yaşamalısın.'' -Dominik


''Aileye, sevdiğin kişilere ihtiyacın yok. İhtiyacın olan her şey içinde. Ben özgürüm, bu duyguyu şiddetle öneririm.'' -Sylvia


Fragmanı izleyebilirsiniz.



1 yorum:

  1. Oha kaç yıl önce izlediğim film bugün aklıma geldi sayenizde buldum çok teşekkürler

    YanıtlaSil