
Orijinal Adı: Tell The Wolves I'm Home
Yazar: Carol Rifka Brunt
Tür: Romantik
Yayınevi: Martı Yayınları
Beni Puanım: 4/5
KONUSU:
Hikayemizin başkahramanı, 1800'lü yıllara olan ilgisi ve olgun tavırlarıyla dikkat çeken genç kızımız June Elbus dayısı Finn'e karşı sevginin biraz daha ötesinde bir duygu besliyor. Finn ise bir eşcinsel ve AIDS hastalığının kurbanı. (Çok başarılı çizimleri var. Şiirimsi konuşmaları, sanata olan bağlılığı ile kalpleri fethediyor. Tam aşık olunası bir adam.)
Bu nedenle de June'un ailesi Finn'in sevgilisiyle (Toby) görüşmüyor, hatta Finn'in evine gidecekleri zaman Toby'nin evden gitmesini istiyorlar.

Olaylar bir adamın June'u arayıp Finn'in ölüm haberini vermesi ile başlıyor. Daha sonraları bu adamı cenaze töreninde görmesi ve bu adamın onunla konuşmak istemesi ile iyice ilerliyor. Ailesinin hoş karşılamayacağı şeyler yapıyor. Yaptıklarını en başta kardeşi Gretel'den saklaması gerekiyor. Çünkü Gretel, June'u sürekli takip ediyor, izliyor, en küçük bir hatasını bulmak istiyor. İlişkileri abla kardeş ilişkisinden çok iki düşman gibi. Aslında bunun da bir sebebi var ancak bunu burada söyleyip spoiler vermek istemiyorum.

Onun dışında Toby'den de biraz bahsedecek olursak ilk söyleyeceğim şey kesinlikle masumluğu ve çocuk ruhu olurdu. Kitap ilerledikçe, her sayfada kendine biraz daha bağlıyor insanı.
''Kurtlara Söyle Eve Döndüm'' ne alaka diyecek olursanız, Finn'in ölmeden önceki son günlerinde çizdiği Gretel ve June'un portresinin adı. Ve içerisinde öyle bir sır saklı ki yazarın bu ince düşüncesine hayran olmamak mümkün değil.
Ancak bana göre beklentilerimin biraz altında kalan bir kitap oldu. Okurken iki kez gözlerim doldu ancak ağlamadım.
Fakat şunu da söylemeden geçmeyeyim;
Eğer kitap bir eşcinselin aşkını içeriyor diye önyargıyla yaklaşıyorsanız büyük bir hata yapıyorsunuz demektir. Hatta homofobik bir insansanız önyargılarınızı yıkmanızı sağlayacak bir kitap... Biraz da olsa.
- BAZI KESİTLER-
''Ben buruşmuş zamanı hayal etmek istiyorum, kurtlarla dolu ormanları ve kırların kasvetli gece yarısı manzaralarını. Birbirlerini sevmek için seks yapmak zorunda olmayan insanları hayal ediyorum. Seni yalnızca yanağından öpecek insanları.''
(Sayfa:89)
'' Bazen bir insana çok yakın durursanız kimin midesinin guruldadığı belli olmaz. Birbirinize bakıp özür diler ve, 'O ses benden çıktı' dersiniz, sonra da gülersiniz. Bu tür bir şeyin olması için seks yapmanıza gerek yok. Yani vücudunuzun, aç olup olmadığını bile anlayamayacak hale gelmesi, bir bakasının açlığını kendi açlığınız zannetmeniz için demek istiyorum.''
(Sayfa:334)
''Kimse öykümüzü bilmiyor, diye düşündüm. Kimse öykümüzün ne kadar acıklı olduğunu bilmiyor.''
(Sayfa:408)
''Aşk insanı büyütür; Önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...''
(arka kapak)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder